Öğretmenler Yapay Zeka ile Verimli Etkili Çalışıyor
Intel Eğitim tarafından sunulan McKinsey Global Öğretmen ve Öğrenci Anketi’nden elde edilen veriler, teknolojinin eğitimdeki potansiyelini gözler önüne seriyor. Anket, öğretmenlerin zamanlarının %20 ila %30’unu öğrenci öğrenimini destekleyen faaliyetlere yeniden tahsis edebileceklerini ortaya koyuyor. Bu oran, eğitimde bir dönüşüm işareti olarak değerlendirilebilir.
Anket, öğretmenlerin çalışma saatlerini öğretim, hazırlık, değerlendirme, idari işler, koçluk ve mesleki gelişim gibi görevlere ayırdıklarını belirtiyor. Özellikle, öğretim ve katılım için haftada yaklaşık 20 saat, hazırlık için 10.5 saat ve diğer görevler için daha az süre harcadıklarını gösteriyor. Ancak, teknoloji yardımıyla, bu sürelerin önemli bir kısmının daha etkili kullanılması mümkün.
Öncelikle, verilere daha yakından bakalım. Anket, süreyi ‘çalışma süresi’ ve ‘yeniden tahsis edilebilir süre’ olarak kategorize ediyor. Çalışma süresi, öğretmenlerin görevlerini tamamlamak için ihtiyaç duydukları asgari süreyi ifade ederken, yeniden tahsis edilebilir süre, teknoloji yardımıyla tasarruf edilebilecek zamanı temsil ediyor. Öğretim ve katılım, haftada harcanan zaman bakımından en üst sırada yer alırken, teknoloji yardımıyla burada 2 saat kadar bir zaman tasarrufu sağlanabiliyor. Hazırlık işlerinde (10.5 saat), değerlendirme ve geri bildirim (6.5 saat), idari işler (5 saat), koçluk ve öneriler (4.5 saat) ve diğer aktivitelerde de benzer bir zaman tasarrufu potansiyeli görülüyor.
Peki, bu pratikte ne anlama geliyor? Sınıfların, ilkokullardan üniversitelere kadar giderek artan bir şekilde teknoloji ile entegre edilmesiyle, eğitmenler şimdi bir dizi araç kullanarak iş akışlarını otomatikleştirebilirler. Örneğin, Öğrenim Yönetim Sistemleri (LMS) materyallerin dağıtımını ve ödevlerin toplanmasını otomatikleştirebilir, değerlendirme yazılımları değerlendirme ve geri bildirimde yardımcı olabilir, dijital katılım sistemleri ve okul yönetim yazılımlarıyla idari görevler basitleştirilebilir.
Bu zaman yeniden tahsisinin en umut verici yönlerinden biri, öğrenci davranışları, sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesine ayrılan zamandır. Anket, bu alanlara haftada yaklaşık 3.5 saat harcandığını ve diğer görevlerden tasarruf edilen süre ile bu sürenin artırılabileceğini öne sürüyor. Bu çok önemli çünkü eğitim, yalnızca akademik öğrenme değil, aynı zamanda dengeli bireyler geliştirmekle ilgilidir. . Sosyal ve duygusal öğrenme (SEL), iyileştirilmiş sınıf davranışları, daha iyi stres yönetimi ve daha yüksek akademik başarı ile ilişkilendirilmiştir.
Öğretmenler Zaman Alıcı Görevlere Elveda Diyor
Mesleki gelişim, teknolojinin zaman yeniden tahsisinden fayda sağlayabileceği bir diğer önemli yön. Grafik, profesyonel gelişime haftada yaklaşık 3 saat harcandığını ve bunun 0.5 saat kadarının yeniden tahsis edilebileceğini gösteriyor. Bu yarım saat göz ardı edilebilecek gibi görünse de, bir okul yılı boyunca biriktirildiğinde önemli bir zaman dilimini temsil eder. Bu da öğretmenlere, en yeni eğitim trendlerini takip etmeleri, öğretim stratejilerini geliştirmeleri ve dolayısıyla doğrudan öğrencilere fayda sağlamaları için daha fazla zaman anlamına gelir.
Bu bulguların etkileri derindir. Eğer öğretmenler, teknolojik entegrasyon yoluyla zamanlarının %20 ile %30’unu tasarruf edebilirlerse, bu, daha kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri, öğrencilerle daha fazla bire bir zaman ve sonuç olarak, daha etkili bir eğitim sistemi yaratılmasının yolunu açar.
Ancak, zamanın başarılı bir şekilde yeniden tahsis edilmesi birkaç faktöre bağlıdır. Pedagojik hedeflerle uyumlu, düşünceli bir teknoloji entegrasyonu gereklidir. Öğretmenlerin sadece teknolojiyi kullanmayı değil, onu öğrenme sonuçlarını artıracak şekillerde öğretimlerine entegre etmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Ayrıca, farklı bölgeler ve sosyoekonomik durumlar arasında teknolojiye eşit erişimin sağlanması meselesi de var.
Zaman yeniden tahsisinin potansiyeli, bu geçişte öğretmenlere destek sağlamak için politika değişikliklerinin gerekliliğini de vurgulamaktadır. Teknolojiye ve profesyonel gelişime yapılan yatırımlar hayati önem taşır, öğretmenlerin yenilik ve işbirliğini teşvik eden destekleyici bir okul kültürünün oluşturulması da öyledir.
Sonuç olarak, McKinsey Global Öğretmen ve Öğrenci Anketi, eğitimde önemli bir fırsatı aydınlatmaktadır. Teknoloji, sadece öğrencileri etkilemek için bir araç değil; eğitim manzarasını yeniden şekillendirmek için bir katalizördür. Öğretmenler bu potansiyeli benimseyerek sadece öğretim yöntemlerini geliştirebilir, aynı zamanda öğrencilerinin hayatlarını derinden etkileyebilirler. Eğitimin geleceği, yalnızca öğrencilere öğretmekle ilgili değil; öğretmenlerin ve öğrencilerin gelişip, başarılı olabilecekleri ortamlar yaratmakla ilgilidir.
Kaynak: www.mckinsey.com