Çocuklar Oyunun Başından Kalkar mı? Çocuklar Oyunun Başından Nasıl Kalkar?
Anne babaların son zamanlarda en çok yakındığı konuların başında çocukların ekran karşısında saatlerce oyun oynaması geliyor. Bundan çok yakınan anne babalara bazı tavsiyelerde bulunacağım. Öncelikle sizlere şunu belirtmek istiyorum, ben lise öğrencisiyken çok fazla oyun oynayan bir çocuktum. Hatta ve hatta oyun oynamayı o kadar çok seviyordum ki anneme babama gidip lise 2. sınıfta internet kafe bile açtırmıştım.
İnternet kafede sabahtan akşama kadar şu anda da çok oynanan counter strike adlı oyunu doya doya oynamaya çalışıyordum. Akşam da eve geldiğimde devam ediyordum. Bu kadar oyunu seven bir insan olarak lise 3. sınıfa geldiğimde ise internet kafenin kapısından girmeden sınava hazırlıkla ilgili süreçlere başlamıştım. Peki annem babam bende bu oyuna olan ilgiyi nasıl yöneterek bu başarıyı elde etmişlerdi? Sizlere biraz bununla ilgili fikirler vermek istiyorum.
Öncelikle şunu tavsiye ederim. Lütfen çocuklarınıza nasihat vermeye çalışmayın. Özellikle lise öğrencileri bundan nefret ediyorlar. Bugüne kadar zaten defalarca “Oğlum-kızım oyun oynama, hadi git ders çalış, ödevini yaptın mı?” gibi sorularla bu çocuklardan netice alamadığınızı görmüş olmalısınız. O yüzden ilk olarak nasihat vermeyi bırakmamız gerekiyor. Peki ne yapmamız gerekiyor? Çocuklarımızla sohbet etmemiz gerekiyor. Bakın çocuklarla sohbetten kastım şu değil, “Bugün okulda ne yaptın?, ödevlerini yaptın mı?” gibi basit sorularla çok kısa cevaplarla geçiştirilebilecek tarzda laf olsun diye sorular sormayın.
Çocuklarınızın gözlerine bakarak o anda telefonları ve televizyonları kapatarak beraber nitelikli bir sohbet çevirmeye çalışın. Onların duygularını anlamak adına sorular sorun. Hayallerinden bahsetmelerini isteyin. 5 yıl sonra kendileriyle alakalı cümleler kurmasına yönelik onları teşvik edin ve bu sohbetler esnasında lütfen onları suçlamayın, yargılamayın ve başkalarıyla sakın ama sakın kıyaslamayın.
Size geldiklerinde şunu söyleseler, “Anne bak Ayşe’nin annesi Ahmet’in annesi şöyle şöyle yapıyormuş. Sen niye yapmıyorsun?”, “Baba arkadaşımın babası ona şunu şunu almış. Sen niye almıyorsun?” gibi şeyler söylese kendinizi nasıl hissedersiniz? Kıyaslanmak inanılmaz derecede kendini değersiz hissettiren bir durumdur ama bizler iyi niyetlice harekete geçsinler diye onları kıyaslamaya çalışıyoruz. Lütfen suçlama, yargılama, kıyaslama gibi bu üç zehirli davranışı kesinlikle yapmayın. Çocuklarınızın oyunlarıyla alakalı onlardan bilgi almaya çalışın. Birlikte oyun oynamaya çalışın. Onların kullanmış olduğu bazı ifadelere hakim olmaya çalışın.
Örneğin oyunun başına giderken ona bir “GG” deyin bakalım ne yapacak? “GG” demek “Good Games” demek, yani “İyi oyunlar” demek. Çocuklarınıza bu ifadeyi kullandığınızda nasıl şaşıracaklarına inanamayacaksınız. Çocukların kullanmış olduğu bazı terimler bazı jargonlar var. Lütfen onlara hakim olmaya çalışın.
Bir diğer tavsiyem ise şu olacak. Çocuklarımızı yetiştirirken ödül ve cezayla değil pozitif disiplin ile yetiştirmeye çalışalım. Ödüller ve cezalar maalesef işe yaramıyor. Hatta ve hatta bakın çok ilginç bir mesaj almıştım. Bir tanesi şunu söylüyordu. “Hocam, çocuğuma nasihat ettim. Ödül verdim olmadı, ceza verdim olmadı, ne yapacağımı şaşırdım.” Zaten söylediği şey aslında bir itiraf. Yani işe yaramayan her şeyi kullandım niye olmadı? Diye soruluyor. Lütfen bu noktada yanlış uygulamalar yaparak netice almayı beklemeyin. Pozitif disiplin kavramını çok iyi araştırın.
Ödül ve ceza olmadan sınırsız ve koşulsuz sevgi vererek anne ve babanın tutarlı davranarak ev iklimini sağlıklı oluşturması ve çocukların kendilerini eve ait hissetmelerini sağlamak çok önemlidir. Sizler çocuklarınızla sohbet etmediğinizde, onları devamlı eleştirdiğinizde, o çocukları ev ortamından dışarıya doğru aslında ittirmiş oluyorsunuz. İnsan ait olma duygusu hissetmek istiyor. Eve ait olma duygusunu sağlıklı yaşamayan çocuk oyunlarda ve gruplarda yanlış insanların yanlarına itiliyor ve ait olma isteğini oralarda gideriyor.
O yüzden çocuklarımızı biz doya doya severek onları daha iyi anlamalı, onların o oyun ihtiyaçlarındaki altta yatan sebepleri kavramalı ve o ihtiyaçları sağlıklı şekilde gidermeleri için adımlar atmalıyız. Bizler bu hususlara dikkat etmez, bilinçli ebeveynler olmazsak çocuklarımızı oyunlara karşı iteriz. Onların oyun bağımlısı olmalarına sebep oluruz ve bunun neticesini hep birlikte üzülerek seyrederiz.
Biraz önce dile getirdiğim hususları anne ve babam benim üzerimde uyguladı ve bence de başarılı oldular. Bana değer vererek, beni suçlamayarak, yargılamayarak, kıyaslamayarak, eleştirmeyerek, nasihat etmeyerek, sınırsız ve koşulsuz sevgi verdiler. Bu sayede benim oyuna olan ilgim git gide derslere doğru kaydı. Sorumluluklarımın daha iyi farkına vardım ve güzel neticeler aldım. Çocuklarımda da uygulayıp güzel neticeler almış olduğum bu yaklaşımları lütfen dikkate alın.